Acılıyız, Öfkeliyiz
Haziran 10, 2015
Değerli Hacettepeliler,
Bildiğiniz gibi Samsun’da Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Hastanesi’nde görev yapan evli ve 1 çocuk babası, öğreniminin ilk yıllarını Hacettepe Tıp Fakültesi’nde geçiren, 1985 yılında da 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Op. Dr. Kamil Furtun hastane koridorunda tabancayla ateş edilerek katledildi. Bu bir ilk değildi. Ancak, son olması en büyük temennimizdir.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi de Dr. Kamil Furtun’un öldürülmesi hakkında bir açıklama yayımlayarak, bunun münferit bir vaka olmadığını ifade etti. Sadece katilin değil azmettiricilerin de bulunmasını istediklerini belirten TTB, 1 Haziran’da şiddet gördükleri hastanelere girmeyeceklerini eylemde olacaklarını söyledi.
Değerli öğretim elemanları,
Son yıllarda, hekimlerin de içinde olduğu sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin giderek dozunun ve sayısının arttığını görüyoruz. Ülkemizde, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin acil servislerde, polikliniklerde, koridorlarda, hastane/klinik bahçesinde, bir başka ifadeyle her yerde meydana gelebildiğine dair ne yazık ki pek çok örnek yaşanmıştır.
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin altında yatan birçok sosyal, kültürel, ekonomik ve toplumsal sorunların olduğu bir gerçek. Bu konuda şimdiye kadar pek çok toplantı, açıklama, araştırma da yapılmıştır. Örneğin, 2009 yılında TTB ve İstanbul Tabip Odası’nın düzenlediği bir çalıştayda hekime yönelik şiddetin temelinde en temel unsurların şiddet ortamını pekiştiren genel sorunlar (yoksulluk, gelir dağılım adaletsizliği, eğitim ve sağlık alanında yaşanan eşitsizlikler, şiddeti olumlayan kültür, vb) , sağlık sistemi/politikaları ve politikacılar ve medya olduğundan söz edilmiş ve şiddetin önlenmesinde yukarda sözü edilen hususların temel hareket noktaları olabileceğinden bahsedilmiştir. Şüphesiz, bu nedenlere/belirleyenlere daha bir çok ilave yapılabilir.
Hekimler son yıllarda acımasızca hedef tahtasına oturtulmuş, hekimlik mesleğine ait pek çok haksız değerlendirmeler, yargılamalar kimi politik amaçlar için “pervasızca” kullanılmış ve halkımızın/toplumun en saygın meslek grupları arasında üst sıralara yerleştirdiği ve çoğu zaman da “kutsal” olarak algıladığı hekimlik mesleğine ilişkin olumlu duygu ve algılar erozyona uğratılmıştır.
Çoğunlukla hekimler ve sağlık çalışanlarının yaşadığı şiddet esasen, Türkiye’de toplumun her kesiminde kendine az veya çok yer bulan bir kültür haline gelmiştir. Aile içinde, okulda, hastanede, sporda, trafikte vb. yaşanan şiddet örneklerine hemen her zaman rastlanabilmektedir. Kadına yönelik şiddetin de çok ağır sonuçları ile toplumsal düzlemde sıklıkla karşılaşmaktayız. Dolayısıyla, şiddet sadece sağlık sisteminin sorunu değildir.
Toplumda bu denli sık görülen bir sorunun çözümlenebilmesi için nedenlerin araştırılması, sorumluların tespit edilmesi son derece önemlidir. Bu kadar çok bileşenli olan bir sorunun pek çok adresi olmakla birlikte, özellikle “şiddet kültürünün” toplumda “normalleşmesini hızlandıran, kimi zaman da bizzat bu kültürü besleyen sistemlerin ve bu sistemi besleyen bütün kişi ve kurumların rolü azımsanmamalıdır.
“Önlenmeli” denilen şiddetin önlenemediği gibi sayısal açıdan arttığına dair somut verilerin de varlığı sağlık çalışanlarının canını daha da acıtmaktadır. Örneğin, Sağlık Bakanlığı’nın 17 Nisan 2012’de Gaziantep’te Dr. Ersin Aslan’ın öldürülmesinden sonra 4 Mayıs 2012 tarihi itibariyle uygulamaya koyduğu ‘Beyaz Kod’ birimine 1 Haziran 2012 ile 20 Mayıs 2014 tarihleri arasında gelen toplam şiddet başvuru sayısı 20 bin 159′ olduğunu bilinmektedir. Yapılan bilimsel çalışmalar da benzer bir artışa dikkat çekmektedir.
Değerli Hacettepe’liler,
Yüreğimizde bir başka acı daha istemiyoruz.
Konuyla ilgi her siyasi ve mesleki kurumları, kişileri ve medyayı şiddetin önlenmesine yönelik caydırıcı önlemleri almaya ve aldırmaya davet ediyoruz.
Saygılarımızla.
Hacettepe Öğretim Elemanları Derneği Yönetim Kurulu